0-3 yaş dil gelişimi
Dil bilimcileri ve uzmanlar tarafından da yapılan araştırmalar üzere, dil gelişimi 0-3 yaş bebeklik döneminde dilin ilk temellerinin atıldığı süreç olması nedeniyle de önemli bir dönemdir.
Sözel ifadeler için, ‘Alıcı dil’ yani dili kavrayışıdır. Bu dönemde bebek kelime kullanımına geçilmemiş olsa dahi yetişkinlerin kullanmış olduğu kelime ve cümleleri anlama ve alıcı dilini geliştirebilme yetisine sahiptir. Söylenenleri anlama, bir düşünce ya da duygunun sembolle ifade edilmesi ise, ‘İfade edici’ dil olarak nitelendirilir. Bu dönemlerde beklenen özellikler aşağıda belirtilmiştir.
*0-3 Ay Alıcı Dil: Yüksek sese karşı irkilme, annenin sesine karşı sakinleşme-tepki verme ve beslenme durumunda emmenin hızlanması, kendisi ile konuşulduğunda gülümseme ya da sessizce ilgisini sese vermesi
*0-3 Ay İfade Edici Dil: İhtiyaçlarını belirtmek için ağlama, yakın çevresine gülümseme, keyif aldığını belirten sesler çıkarması
*4-6 Ay Alıcı Dil: Annenin sesindeki değişikliği fark eder ve seslerin geldiği kaynağı takip eder
*4-6 Ay İfade Edici Dil: Zevk alma (kıkırdama-agulama), hoşlanmama belirten sesler çıkartma
*7-12 Ay Alıcı Dil: Basit yönergeleri anlayıp, sese doğru dönüp bakar ve sıkça kullanılan kelimelerin farkındadır. Çevresindeki konuşulanları dinler. Basit oyunlar oynamaktan hoşlanır. Dil öğrenimi ile ilgili oyunların oynanabileceği dönem başlanabilir.
*7-12 Ay İfade edici Dil: ‘Ba, ba…mmm…’Farklı konuşma sesleri ve kelimelerin çıkarıldığı, taklit edildiği, kısa ve uzun hecelemelerin, jestlerin yapıldığı dönemdir. 12. Aya yakın dönemde kelime haznesi birçok kelime ile doluyordur (kelimeleri kullandığında yeterince anlaşılır olmayabilir).
*1-2 Yaş Alıcı Dil: Anlamanın söylediklerinden çok daha fazla olduğu dönemdir. Tek olarak kelimeleri kullanabilir. Soru sorulduğuna cevap olarak objeyi gösterebilir, tek kelimelerle cevap verebilir, basit hikayeleri dinlemekten zevk alır. Bu dönemde seçilecek olan hikayeler çift dilliliğe yönlendirici hikayeler olmakla beraber fark ettirilmeden doğal bir şekilde dil ediniminin aktifleştirilebileceği dönem için idealdir.
*1-2 Yaş İfade Edici Dil: ‘baba,bay bay, anne, mama’. Birkaç kelimeli soruların sorulabileceği ve cevaplar verebileceği, kelime başlarında ünsüz harfler kullanabileceği bir dönemdir. Her ay kelime haznesine yeni birkaç kelime ekler. 2 yaşına gelen çocuğun yaklaşık olarak 50 sözcük söyleyebilmesi ve birçok şeyi anlaması beklenir.
*3 Yaş Alıcı Dil: Sıralı yönergeler anlaşılabilir ve kullanılan kelimelerin anlamlarındaki farklılıklar zıtlıklar (güzel-çirkin, büyük-küçük…) anlaşılabilir. Bu dönemde uzun hikayelerin, masalların dinlenebileceği bir yaş olduğundan seçilen hikayelerdeki kelimelerin kısa sürede dönüt alınabilecek hikayeler seçilmeli ve çocuğun duyduklarını aklından soruya ve düşünmeye yönlendirebileceği nitelikte olmalıdır.
*3 Yaş İfade Edici Dil: Konuşmaları, kullandığı kelimeler anlaşılır ve her nesneyi adlandırma eğilimindedir. İki- üç kelimeli cümleler kurar. Bu yaş gurubundaki çocuklarda 250’ye yakın kelime birikimi olması beklenir.
Genel Bilgi:
Bir bebeğin dil gelişiminde belli aşamaları kaydetmesi beklenir. Bebeğin bu dönemi dil öğrenimi açısından karmaşık aşamalar içermektedir. Yapılan araştırmalara göre ise 0-3 yaş döneminde birçok dili öğrenmesinin mümkün olduğu yapılan bilimsel araştırmalara göre ispatlanmış tır. Bu bilgilerden yola çıkarak çift dil ‘Bilingual’ hatta birçok dil ‘Multilingual’ eğitiminin verilmesine bebeklik döneminde başlatılması durumunda, bireyin ileriki yaşlarında hayatına çok büyük artılar katacak, kaçırılmaması gereken bir dönem olması gerekir.
Çift dil kullanılan ortamlarda büyüyen çocuklarda tek dil kullanımıyla büyüyen yaşıtlarına göre ifade edici dil de gecikme görülmesi normal bir durumdur. Endişe edilecek bir durum değildir.
3 yaşa kadar çocuğun özellikle ‘’r,s,ş,t,k,l,y’’ harflerinin söylenmesinde zorluk yaşaması normaldir. Çift dil kullanılan çocuklarda da bu duruma rastlanılmaktadır. 3 yaş sonrası problemin devam etmesi durumunda bir uzmana danışılmasında yarar vardır.
*3-4 Yaş Alıcı Dil: Bu yaş dönemi çocuğun öğrendiklerini hayal dünyasında oyun haline getirebileceği bir dönem olduğundan 2. Bir dilin verilme derecesine göre, rahatlıkla oyuna dönüştürüp kullanabileceği dönemdir. Edinilen dilin temel yapılarını öğrenir. Sık kullanılan nesnelerin ne işe yaradığını bilir.
*3-4 Yaş İfade Edici Dil: Kendini rahatça ifade edebilir, duygularını, düşüncelerini dile getirebilir. Fısıldamayı öğrenir ve hayali oyunlar oynayabilir. Sıralamalı olarak iki olayı kısa cümlelerle anlatabilir. Soru ekini doğru olarak cümle sonuna getirip, gelecek zaman kipini kullanabilir.
*4-5 Yaş Alıcı Dil: Edilgen yapıyı anlar. Bir resimdeki farklılıkları bulabilir. Merak, öğrenme farkındalığı oluşmaya başlar. Kafiyeli cümlelere, tekerlemelere ilgi başlar. Karmaşık komutları, cümleleri anlayabilir. Zaman kavramlarını anlamaya başladığı bir dönemdir.
*4-5 Yaş İfade Edici Dil: Edilgen yapıda cümle kurabilir. Nesnelerin altını üstünü vs. bulabilir. Yeni ve bilmediği bir nesne ya da kelimenin anlamını sorar. Bildiği bir hikâyeyi basit cümlelerle anlatır. Karmaşık cümle kurma eğilimindedir. Hikâyeyi anlatırken bulamadığı kelimelerin yerine baskın olan diğer dilin kelimesini kullandığı görülür. ‘dün-yarın’ zaman kavramını bilinçli kullanabilir. Verilen bir cümlenin devamına uygun kelimeyi koyabilir. (Kış aylarında soğuk olur, Yaz aylarında …)
*5-6 Yaş Alıcı Dil: Sözcük dağarcığı 8 bin ile 14 bin arasında olduğu saptanmıştır. Bu çocuğun bulunduğu sosyal ortamın renkliliğine göre değişiklik gösterebilmektedir. Günlük olarak 5-8 sözcük öğrenebilen beyin için çocuk bu yaşta anadil ikinci dil kavramı olmadığından bu dönem dili edinme döneminin aktif dönemi olarak sayılır. Bu yaşta alıcı dil olarak, mizah kavramı içeren öğretiler yapılabilse de, mizahi yapı anlamlandırmasının henüz gelişme dönemi olmadığından çocuk bunu anlamlandıramaz. Bu nedenledir ki öğretilmesi hedeflenen dilde öğretilen yapılar eğlenceli olmasının yanında bu yaşa uygunluğu önem arz etmektedir.
*5-6 Yaş İfade edici Dil: Çocuğa öğretilen hedef dilin eğlenceli olması kalıcılığını ve öğrenmeye isteğini artırır. Çocuk yaş dönemine uygun eğlenceli şarkı, oyun ve tekerlemeleri kullanırken dili fark etmeden edinebilir. Cümleyi farklı şekilde kullanıp kendi yanlışlarını fark edip kullanır. Hedeflenen dilde düşüncelerini ifade edebilecek cümleler hatta kısa hikaye anlatabilir (bu beklentinin gerçekleşmesi için dili edinme süresi dikkate alınmalıdır).
Genel Bilgi:
Sözel iletişimde anlama ve anlatma birbiriyle ilişkili özelliklerdir. 7 yaş öncesi çocuklarda, her yaşta olduğu gibi anlaşılan kelime sayısı kullanılan kelime sayısından daha fazladır. Bu yaşa kadar çocuğun bulunduğu okul öncesi okul, sosyal çevresi ile kurdukları iletişimdeki kişilerin bilgi ve ilgi düzeylerine göre ifadelerini yönlendirmeyi öğrenirler. Bu dönem karşı tarafa neyi ne kadar iletmeleri gerektiğinin temellerinin kavrandığı yaşlardır. Annenin ya da birincil bakıcının, çocukla kurduğu dilsel iletişimin temelleri bir sonraki dilsel gelişimini oluşturur.
Çocuğun ilkokula başlaması ile 11 yaşa kadar olan dönemde, çift anlamlar ifade eden kelimeleri edinip ifade edebilmesi, cins ve türlere ait kelimeleri, mantığa yönelik sözcükleri anlayıp ifade edebileceği bir dönemi olması beklenmektedir. Baskın olan dilin kullanması 2. Bir dili ayni düzeyde öğrenmesine engel değildir. Bu temel olarak bahsedilen bilgilerin hepsi beynin dil bölümünde gerçekleşmekte olduğundan tüm dillerin edinilmesi- öğrenilmesi beynin ayni bölümünde gerçekleştiği bilimsel olarak ispatlanmış bir bilgidir. Beynin dil öğrenme bölümünde konuşma dilinin ve yapısının öğrenilmesine ek olarak tüm duyuların da kullanılması dil öğrenimini kolaylaştıran bir özelliktir.
Küçük yaşta dil öğrenmenin gerekliliği konusunda yapılan bilimsel araştırmalar; çevresel etkenlerle edinilen tabulardan dolayı yaş ilerledikçe dil öğrenmenin zorlaştığını ortaya koymaktadır. Eğitim seviyeleri ne olursa olsun ileri yaşta yurtdışına giden insanların o ülkenin dilini kısa sürede çözebilmelerine (istisnai durumlara bakılmaksızın) rağmen, bizim okullarımızda yıllarca yabancı dil eğitimi alanların o dili konuşamamaları, yabancı dil eğitiminin çarpıklığını gösterir. Bu çarpıklığın kaynağı aslında öğretmen yetiştiren okullara kadar uzansa da, yeni bir yapılanma ile çözülemeyecek bir sorun değildir.
Çift dilli eğitim politikası güden ülkelere bakıldığında; ilk kez okulla tanışma çağı olan kreş-anaokul dönemindeki öğrencilerin ailelerinin, özellikle de çocukla birebir daha yakın olan annelerinin bu konuda bilgilendirilmesi, eğitilmesi ve sisteme ciddi destek veren ailelerle birlikte çalışılması sayesinde çocuklardan başarı elde edilmesinin kolaylaştığı gözlemlenmektedir.
Bu konuda aile desteğini alabilmek ve ebeveynlere dil öğrenimi ile ilgili yönlendirme yapılabilmesi için eğitim veren kurumda sunumu ve bilgisi iyi olan uzman bir kişinin olması, eğitim süresince çıkabilecek eğitimsel, psikolojik alanlarda problemlere anında müdahale edebilecek bir uzmanın bulunması gerekir. Bu kişi, öğretmen kadrosunu ihtiyaçları doğrultusunda yönlendirip denetleyebilecek yetenekde olmalıdır. Kurumda çalışan öğretmenlerin alanlarında yenilikleri takip edebilmeleri ve pratikde yabancı dili rahatlıkla kullanabilir seviyede olabilmeleri için en azından belli bir seviyeyi tutturabilecek kıvama gelene kadar yurtdışı eğitim kurslarına düzenli bir şekilde katılımları sağlanmalıdır.
KREŞ-ANAOKUL
4-6 yaş grubunu oluşturan bu dönem; çocukların sıra düzeni tanımayan, bir yazarın tanımı ile ‘su altına batırılsa da durdurulamayacak ve üste fırlayan pinpon topları’ gibi oldukları bir dönemdir. Tamamen oyun, şarkı odaklı bir eğitim sistemi ile eğitim alınabilecek bir yaştır. Sadece İngilizce öğretmeni olmak yeterli değildir. Takip edilmesi gereken ve oluşturulabilecek müfredat mutlaka dikkatli seçilmelidir.
Montessori yaklaşımının İngilizce olarak sunulması imkansız değildir. Bilingual eğitim, var olan sisteme rahatlıkla uyum sağlayabilir; çünkü anasınıflarında uygulanan müfredat uygulamaya yönelik ve diğer kademelere göre daha esnektir. Yabancı dili kullanacak olan öğretmenin iyi yetişmiş, bilinçli yaklaşan bir öğretmen olması, çocuk psikolojisinden iyi anlayan, oyunla öğretime yatkın bir kişiliğe sahip olması önem arz etmektedir.
Bu yaş grubunda eğitim ve öğretim, hata kabul edilemez bir yere sahiptir. Dile karşı ön yargının oluşturulması ileri yaşlarda dil öğretimini ciddi zora sokar. Sürekli doğal ortam yaratılarak, nasıl konuşulması gerekiyorsa verilecek olan dili sürekli kullanma ile çocuğun bu dili edinmesi sağlanmalıdır. Montessori materyalleri ve yaklaşım şekli bu yaş grubuna yabancı dil konusunda da hitap etmeye uygundur. Öğretmenin bir İngilizce Montessori öğretmeni olarak öğretilen konuyu yabancı dilde de sunması, ön yargısı gelişmemiş bir yaş için rahatlıkla kabul görür. Ancak aktif bir şekilde öğretmenin bu dili kullanabilmesi için yardımcı öğretmen rolünde değil, Türkçe Montessori öğretmeni gibi, İngilizce Montessori öğretmeni olarak sınıfta bulunmalı, yardımcı öğretmen rolünde olmamalıdır. Öğretilecek konulara göre düzenlenmiş aktivitelerin yanında, yaş grubuna uygun şarkıların ortamda aktivite yapılırken dinletilmesi kulak dolgunluğunu ciddi oranda etkiler. Çocuk, öğretilecek konu ile bütünleştirilmeli, doğal ortamın içine çekilerek dili edinmesi sağlanmalıdır.
Ana sınıflarında görev alan Montessori öğretmeninin ilkokul İngilizce bölümüne bağlı olması gerekir. Anasınıfında öğretilmesi gereken konular ilkokul İngilizcesinin başlangıcını oluşturacağından adeta Montessori sınıfında, ilkokul İngilizce öğretimi arasında köprü olması gerekir.
Veli desteği ciddi bir önem arzeder. Bu yüzdendir ki uygulanan sistemin güven kazanması açısından veliye belirli zamanlarda bire bir ya da internet aracılığı ile çocuğunun dili nasıl edindiğini izleyebileceği video kayıtları ve bilgilendirme metinleri verilmelidir. Montessori yaklaşımına uyarlanmış yabancı dil eğitimine velilerin ciddi desteğini de ekleyerek devam edilmesi, bir sonraki yılın potansiyelini oluşturmalıdır.
Öğretmen konusu bu sistem içinde en önemli noktayı oluştur. Ana okul grubuna hitap edecek olan ve sürekli İngilizce konuşacak olan öğretmenin edinmesi gereken bazı özellikler vardır. Bu özelliklerin doğal olarak kazanılabilmesi için İngilizce konuşulan ülkelerdeki ana okullarında ya da Montessori okullarında tecrübe kazanmaları sağlanmalıdır. Bu imkanların olamaması durumunda Montessori öğretmeninin yanında staj tarzı bir eğitime tabi tutulabilir. Unutulmamalıdır ki İngilizce bilmek ile küçük yaş gruplarına bu dili gündelik dil olarak aktarmak, akademik çalışmalardan çok farklıdır. Bu yüzden kesinlikle tecrübe edinilmesi gerekir. Sürekli yabancı dil kullanacak olan öğretmen sınıfta ‘Bilingual’ eğitim vermiş olur. Bu eğitim şekli, ülkemizin olmazsa olmazlardan olan yabancı dil eğitiminin Montessori okullarında sistemi bozmaması açısından en etkili yöntem olarak görünmektedir.
Farklı kültürler içinde yetişip yabancı dil öğrenen çocuklar üzerine yapılan araştırmalar, bu çocukların beyinlerinin her iki tarafını daha aktif kullandıklarını, yabancı kültürlerle daha rahat iletişim kurup, farklı dil ve yaşantılara saygılı olan bireyler haline geldiklerini ortaya koymuştur.
Bu yaş grubunun son dönemindeki çocuklara ilk okula geçişin korkulacak değil, kıdemlenecek bir dönem olarak benimsetilmesi ve içi boş bırakılamayacak ciddi; fakat aynı zamanda eğlenceli bir dönemin başlayacağı hissettirilmelidir. Belirli zaman aralıklarıyla ‘ilkokul’ ziyareti yapılarak yabancı dilde ‘communication’ dil diyaloğu üst sınıflarla yaptırılmalı ve geçeceği bir üst sınıf ile ilgili korkuları giderilirken anasınıf çocuğunda merak ve heyecan uyandırılmalıdır. En verimli eğitim kontrollü bir şekilde, bilinçli olarak sıfırdan verilmiş olan eğitimdir. Bu yüzdendir ki anasınıfından itibaren eğitilmiş olan öğrencilerin elde tutulması için her türlü yönlendirme önceden planlanmalıdır. Okul hayatında, farklı sistemlerden ve ara sınıflardan gelen öğrenciler dil eğitimi açısından okulu her zaman zorlarlar.
İLKOKUL
Montessori sınıflarında yabancı dil eğitiminin standartlarda devam etmesi için bilingual sistem içinde olunması ve İngilizce bölümü ile iletişim içinde olunarak devam edilmesi gerekmektedir. Yabancı dilin ek olarak değil, branş dersi olarak verilmesi gerekir. Farkettirilmeden verilecek olan gramer konularının temeli bu dönemde başlar. Bunu da ancak bu konuda eğitim almış branş öğretmeni en etkili şekilde verebilir.
Montessori eğitimi ve 2. yabancı dil eğitimi birbirinden farklı alanlar olsa da örtüşen tarafları vardır. Birbirinden edinecek olumlu yaklaşımlarını değerlendirmek gerekir. Ancak 2. dil eğitiminde çok fazla birebir eğitim yerine diyalog ve küçük gruplu eğitim daha verimlidir ve daha pratiktir.
İlkokula başlayan bir öğrencinin İngilizce materyallerle donatılmış bir dil sınıfına girmesi, odaklanma konusunda kesinlikle gereklidir. Dil sınıfı yabancı dil için ayrılmış her ders diliminde aktif olarak kullanılmalıdır. Yapılan araştırmalara göre, dil öğretiminde en verimli standart öğrenci sayısı azami 15 olarak belirtilmektedir..
Drama ile öğretim ilkokulda hızlı bir öğretimin yanında pratiğe geçirmede ciddi yarar sağlar. Konuların kalıcı öğrenilmesi için önemlidir. Öğrencilerin kendine güven kazanmasını sağlar ve topluluk içinde yabancı dili rahatlıkla kullanabilme cesareti verir.
Montessori sınıfında uygulanacak olan bilingual eğitimdeki fen, matematik gibi derslerle çocuk her alanda yabancı dili kullanabilme gerçeğini algılamış olur.
Kas gelişimi açısından ilkokulda yazma çalışmaları ile elektronik araçlar ortak olmalıdır. Günümüzün olmazsa olmazı haline gelen teknolojinin olumlu yollarda kullanılması ve bunun ilkokul öğrencilerine alıştırılmasında eğitimsel sakınca yoktur. Sürekli kendini yenileyen yabancı dil eğitim araçları bu konuyu olumlu yönde desteklemektedir.
Anasınıfda başlayacak olan bilingual eğitim ile öğrencilerin ciddi bir kulak doygunluğu ile ilkokula geçiş yapması büyük bir artı kazandırır. İlkokulda aynı sistemin devam etmesi ile yapancı dil dersinin devreye branş ders olarak girmesi ve bu derslerin ülkemizde dil sınıfında uygulanması her bakımdan farklılıktır. İngilizce odasında adeta yabancı dil konuşulan bir ülkede hissi verilerek kullanılan materyaller İngilizce eğitimine ciddi bir fark katmaktadır.
SİSTEME GENEL BAKIŞ
Bu hazırlanmış rapor, Montessori sistemine uyarlanmış, master çalışmam olan ‘Domino Learning’ olarak adlandırdığım yabancı dil eğitim sisteminin, bire bir tecrübe ettiğim verilerden ve öğrencilerden, öğretmen şikayet ve memnuniyetlerinden yola çıkarak düzenlenmiş halidir. Eğitim bir bütündür ve aile-çocuk, idare-öğretmen, okul üçgeni içerisinde birçok etken ile birbirini destekler şekilde olmalıdır. Bir taşın hareketi tüm taşları etkileyeceğinden sistemin hareketleri önceden hazırlanılmalı ve istikrarla devam edilmelidir.
Nihan Alperen, MA
Learning is a natural way of brain’s duration. If there is not any neurological problem, it does its duty from birth to death. Language learning is a gift, which is given by creator. Using its capacity is optional. These capacities limits enlargement is on the hand of human being in any age.
The methodological sides of learning language are the most important things. How can these capacities be enlarged on language learning? What is the true way of learning language? Who can draw the true steps? We can write millions of questions. These entire questions and answers target is teacher and teacher’s reflection is student, student’s helpers are parents, teacher’s supporters are parents, teacher’s helper is school board. If all of them are satisfied from each other they all get good results from education and training. It is like a ‘Domino’. A motion of domino stone affects each of them. They touch each other. Missing stone affects all of them too.
ENVIRONMENTAL USAGE
In the school English is not like an ordinary lesson. They have curriculum but its implementation is different. They are far away from traditional English teaching. The approach of classical class view couldn’t be seen and lessons are like friendship communication and sharing. Language classes arrange according to students levels. In these classes, students feel themselves as in an English world. Because, everywhere decorated with electronic English posters to take the students’ interest on the specific patterns, which are changed according to curriculum. And also students’ English activities are there to encourage students on creativity, and the last technology is used in these classes to show students that learning English is not far away from them. Tables and chairs are moveable. According to activities, they are triage staffs. Each desk has got its own tablet, which belongs to each student. School curriculum, English music with lyrics etc. loaded in it. With the way of teacher’s permission students’ activities can be reflected on the class board or school board and Internet controlling is on the teacher’s hand. Student believes in deeply that learning language is a reachable and practicable language. These classes shouldn’t be crowded because pair working and group working is the base of lessons. In break times, students can use these classes as an activity or entertainment class. Just allowing program, especially songs and lyrics can be used on that time. They listen to English music and also they have music box with headphone to choose their songs according to their wish. Automatically windows opened with the school music starts and just daylight is seen in the class. School board always supports English learning so break time ring is also English. Their approach to English is fun.
INDIVIDUAL TURNS TO SOCIAL
The main aim in Domino learning is absorbed by language learning, which is a natural thing that everybody can do naturally with fun. Learning Slogan is; ‘’Are you able to talk, learn English on the same way!’’. Students and parents couldn’t exaggerate the language learning in their mind. Just using way is natural way, not forcing and not frightening way.
Students have exams every month to see their evaluation in the school. They can’t see each other’s scale. Their results can be seen in their computer at home. They have ‘sharing hours’, which appointed before for each student to discuss or chat about their mistakes, problems, unknown things or anything with their teacher. This is the obstruction of rivalry. Students accustomed to compete him/herself. Objective of this system is, encourage students to share their activities for sharing and unity. This system makes students friend, not enemy. Self-language learning actualizes naturally with cooperation.
Student’s previous knowledge has been learned before beginning of semester. This determination is not level classes; actually it is for activity functions. Student’s weak sides assist to enrichment. Student is motivated to progress her/him selves.
Teacher instructs parents about the weak sides of the students and guides them about do’s and don’ts. Instruction also is given step by step on school’s web side, which each student has own password to follow the instruction. Teacher controls the duties that she/he gives by computer routinely. Tests are given by net on the private page, which belongs to each student with the way of school web. Just teacher and parents can follow up students. School subjects about language are generally given in the school by the way of activities base on communication. Each student evaluates him/herself, teacher and also lesson’s efficiency at the end of the last English lesson of the school day.
LEARNER ROLE
Learner role in this system is following the teacher’s guide. Collect all activities about her/him selves in electronic portfolio box till end of the semester. Student’s original activities such as English diary, personal prepared magazine or student’s own short stories, which are prepared by student in the school are presented by student to his or her own guests. Camera taking is organized by student to watch and make comment about him/herself. These portfolio shows variety, according to students’ wish and age. With this way student feels his/her self’s own show and progress in his/her own class in his/her school. Semester report is prepared with the student. Student evaluate him/her self with teacher by the data. So student accepts the own level. Progressing himself/herself actualizes naturally with students’ acceptance. Thus adaptation is actualized on the learning place.
TEACHER ROLE
Teacher attends teacher-training courses in service about the steps of system as well as NLP techniques on students. Teacher has a good knowledge about English teaching techniques. These techniques practice frequently in teacher-training courses so implementation actualizes naturally. Group works and sharing accomplishes in the department routinely. First lesson preparation is done in the department meeting then implementation is recorded to see the power of implementation. All Courses records are watched after new subject’s implement at the first lesson. Teacher has to be creative and willing to learns/uses new technology. Teacher role is to be guidance in this system, not patronize students. Always he/she is a helper and sharer one to students.
PARENTS ROLE
Parents are allowed to know all details about the running system, face to face or by school web site with the wish of parents. Parents are the supporter of teacher, because they are satisfied with feedbacks about student by teacher. Supported teacher is accepted and braced by students. Parents can watch the student whenever they want by camera system. They enlighten about system by the school board. If there is a problem or question about lesson, parents reach by the way of e-mailing. Teacher meeting has on specific hours for each parent via net.
SCHOOL BOARD
School board allows to teacher facility of education. Department has a system to control teacher on using the facilities or using NLP techniques. It gives feedback routinely on teacher’s web. Teacher has opportunity to discuss about advantages or disadvantages on system or any problem. School board cares of teacher’s requirements. School board arranges resource day for teacher. Happy teacher becomes more creative and permanent in the school. This system needs sophisticated teacher. Using this system needs training of teacher efficiently. Every new one needs training so this forces the system because till teacher takes training and absorb the information, it’s a time waste. School board vision has to be wide open.
CONS
However this system has an attractive vision, teacher ability is very important on it. Qualified teacher is the most important factor. Before beginning the work poor knowledge teacher impose the system in training time. Uncreative teacher just uses instruction of books; it is difficult to put original things in the curriculum, because of this student’s interest falls down. Lessons can be so mechanical because this system uses high technology in education. Creative and knowledgeable teacher always continue to put students interest on the subject with or without technology. Using high technology is very important in this area but without technology teacher able to continue curriculum with him/her creative sides.
This is high-priced system. It needs accoutered teacher in accoutered school. Student starts and finishes in the same system because accustomed high-technological system, student has difficulty to pass Untechnological School. School board has a strong crew to continue high-technological school system financially and mentally. Starting this system needs permanency. Using high technology in education needs strong, efficient and numerous technological crews. This system needs efficient team on public relations. This team is a bridge between parents and school board as well as teacher. Lack of this team, parents need to examine this system unexpectedly in a rude way. School board or teacher falls in a bad situation so gap is possible in treatment. Thus, senseless parents can impose school board, teacher as well as treatment of education.
PROS
Student uses technology out of school. They accustomed to use it everywhere; even they carry their high technological phones. This system put them to take education in their accustomed world. They can be more creative in this system so they don’t force the treatment of education. It becomes student’s natural world. Teacher can reach easier to student and parents anywhere. Students can share everything with their teacher. Human being cannot stop evolution of high technology. Using it in treatment is unavoidable. Good communication between teacher, parents and student make productivity.
ACTIVITY
Doing activity in this system implements naturally because all lessons base of activity. High technology has full of activity but important thing is in this system the ages of the students. However young ages need more kinesthetic learning, in elder ages students direct towards real communication between each other. Role-play, simulate, karaoke, poem readings are few of the activities. Teacher creativeness reflects to students. Students’ encouragement is very important. Frequently teacher directs students to presentation. With these ways students be creative, and endowed with high technology as well as social communicators.
CONCLUSION
In this era, it is difficult to escape from technology. Teacher should enlarge knowledge on technology or else schools continue their classical way on education but students don’t stop themselves on it. If the system is out of step, students force teacher as well as school board on education so lots of problems are uplifted on education. This Domino system is not far away from us. Each year new programs or equipment surround our daily life. Teacher has to catch up latest technology as soon as possible. Enlargement the knowledge gives human being satisfaction. Teacher with knowledge on high technology concretes with student. Productivity cannot be stopped between them.
Nihan Arkan Alperen, M.A